
Sizlere uzun bir okuma ile geldim.
Öncelikle belirtmem gerekir ki; bir T10X sahibi değilim, ilk elektrikli araç deneyimim Zoe ile oldu. Kendim şu an Tesla Model Y LR kullanıcısıyım. Bugün sizlere genel olarak TOGG Telegram grubunu takip ettiğim için yazmaya karar verdiğim bir kaç çıkarımdan bahsetmek istiyorum. Lakin kullanıcı sayısı arttıkça, mevsimler ve kullanım senaryoları / coğrafyalar değiştikçe TOGG sahiplerinin problemleri arttığı gibi, bu problemleri doğru okumak da zorlaşıyor.
Görüşlerimi rahat açıkalamak adına maddeler halinde yazmaya karar verdim;
1-Öncelikle bence en önemli sorun, TOGG’un şirket içinde de yaşadığını tahmin ettiğim, dışından da maalesef gördüğüm ve hatta satış, satış sonrası hizmetleri de kapsayan, tüm kullanıcı deneyimine sıçramış bir kimlik problemi. Lakin TOGG, bana kalırsa kendini bazen inkar eden bir start-up. Bu noktada da kabaca start-up’ı tanımlamak da gerekiyor;
-Bir sorunu tespit eden, ona ‘’out of the box’’, farklı ve proaktif bir yanıt vermeye çalışan, UX tasarımı ile, teknoloji odağı ile, yenilikçi çözümler getireceğini iddia eden,
-Normalde bu inovatif çözümleri gündelik hayatına dahil eden bir kitleyi kabullenen, bu kitleyle iletişime geçen, bu kitle üzerinden ‘’kültür üretimi’’ de yaratması beklenen,
-İnovasyonlarıyla modernin gündelik hayat pratiklerini değiştireceği iddia eden, bu iddialarıyla yatırım turlarına çıkan, sermaye arayan, bu sermayeyi yakan, hedefler belirleyen girişimler.
İşler işte bu noktada karışıyor. TOGG, böyle bir start-up olması gerekirken, malum pek çok sebeplerden ötürü, bir anda yatırım turlarına bile girmeden, zamanda hızlı ileri sarılarak, fabrikasına, C-Level’da bir sürü yetkin CV’li çalışana, pek çok UX / UI araştırmacısına, dış paydaşlara, pazara, ona hizmet eden regülasyonlara, vergilendirme tarafında en üst düzeyden ayrıcalıklara, tedarik zincirine ve medya ilgisine sahip oldu. Olmasaydı demiyorum, geç kalmadan olması hatta bir noktada sevindirici, ama sağlıklı bir start-up yolculuğu yaşayamadı, dopingli bir sporcu gibi hızlı ilerledi ve şimdi kimlik bunalımına düştü. Normalde her seri yatırım turunda zaman / tecrübe kazanmalı, farklılaşmalı, bu farklı kültürü şirket içinde üretmeli ve kullanıcısına bu kültürün meyvelerini sunmalıydı. Üstelik hem start-up sıkıntılarını, hem de en kurumsal sıkıntılarını aynı anda yaşamaya başladı. Yeni bir şirket ama 20.000 aktif kullanıcısı var, yeni bir şirket ama hardware / software üreticisi, yeni bir şirket ama satış sonrası hizmet sunması gerekiyor, yeni bir şirket ama hem de otomotiv gibi bir alanda.
2- Bu kimlik bunalımının sıkıntısı burada da tartışmalara, şikayetlere yansıyor. Mesela birileri diyor ki ‘’arkadaşlar araç çok yeni, olabilir, Apple’da da bug olabiliyor’’ biri de diyor ki; ‘’Madem yeni, neden yaklaşık 2.000.000 tl’ye araç satıyor.’’ Sizce kim haksız? Bence herkes haklı. Bir taraf start-up kimliğinde, bir taraf da şirketin kurumsal kimliği üzerinden okuyor sorunları. 9-10 yıl sonra gelinmesi gereken bir noktaya, 4-5 yılda ışınlanmış bir şirket var, bu haliyle sorunların iki taraftan da okunabileceği, maalesef çelişkilere açık, herkesin haklı olduğu bir alan açıyor. Bu da iletişim krizinin başlangıcı.
3- Bu kimlik sorunu, maalesef şirketin iletişimine de yansımış durumda. Bu şirket ‘’Volkswagen’’ gibi değil. Bir start-up gibi gitmeli. Oysa ki şehirlere yayılmış reklam panolarında, bannerlarda, otobüs duraklarında, ulusal gazetelerdeki tam sayfa alanlarda, televizyonda, yani konvansiyonel tüm medyumlarda şirketin reklamı var. E bu nasıl bir çelişki şimdi? Burada da aslında çözümsüz değil, Tesla örneği duruyor. Tesla, yıllarca ağızdan ağıza yayıldı. Doğru düzgün reklam bile vermiyordu yakın zamana kadar. Neden peki? Bir start-up nasıl olur biliyordu, kültürü benimsemişti. TOGG ekibini konuşmaya gerek dahi yok, bu insanlar start-upları, ekosistemleri en iyi bilen insanlar, ancak sanırım bu kimlik problemleri sebebiyle bu alanda debriyaja basıp duruyorlar. Tıpkı Elon Musk gibi, Gürcan Bey olmasa bile bir C-Level’ın, ya da yetkin bir ismin, resmi ağızla olmasa bile, X / Facebook / Telegram’da aktif olması gerekiyor. Konvansiyonel reklama para ayırmadan, kullanıcı sorunlarını / isteklerine proaktif cevap vermeleri gerekiyor. Elon Musk hala Tesla için birebir iletişime geçiyor, aksiyon alıyor. ‘’Tesla Owners Silicon Valley’’ gibi grupları destekliyor, tweetleri favorilerine alıyor, bu grupların temsilcileri, Tesla mühendisleri ve bazı C-Levelları ile birebir iletişime geçiyor. İşte bu start-up’tır, silikon vadisinin kültürüdür. Ama TOGG, Volkswagen’i oynamak durumunda hissediyor. Çünkü TOGG bu kültüre adapte olamadan ona, sen Volkswagen’sin dendi. Bu da dediğim gibi, bir kimlik bunalımına yol açtı. Mesela bu Telegram grubu, Facebook grubu bile oldukça önemli TOGG için, lakin buralarda kurulacak proaktif bir iletişim, Churchill gibi ‘’sahada’’ bir TOGG, doğrudan kullanıcı etkileşimi, Start-up kültürünün şanıdır. TOGG, Tesla olmak durumunda değil, ama tıpkı Tesla gibi, Start-Up kültürüne dahil olduğunu kabul etmek durumunda.
4- Aynı bunalım, UX tarafında da görülüyor. Araç, ona cihaz demekle farklılaşmıyor. Mesela pandemi öncesinde dahi belirttikleri, inşa etmeye çalıştıkları akıllı yaşam alanı olarak cihaz, bugün Android tablet uygulamalarından devşirilmiş 3. Parti uygulamaların ötesine maalesef geçemiyor. Benim bu araçtan çok farklı beklentilerim vardı IoT konusunda arkasında Turkcell gibi bir dev varken. Mesele Migros App’i değil, arabanın Migros’un yanından geçerken ya Mert evde domates bittiydi, alalım mı demesiydi yeni bir deneyim. Ama şirket bu noktada ‘’ köhne, yaşlı bir kurumsala’’ döndü. Yani hızlı, para getirecek, sofistike duracak ama UX tarafına asla hizmet etmeyecek, sadece bir reklam içeriği olabilecek ‘’banka app’ini getirdik’’ noktasına geldi. Oysaki ‘’start-up şuydu, ki konuşuluyordu; Trumore bir ekosistem olacaktı, ödeme aracı olacaktı. Araçtan inmeden ödeme kolaylığı olacaktı. Mesela Gez markası, mikro mobilite destekleyecek, trafikli alanlarda, ‘’Mert hadi arabadan in, burayı otobüsle gitsen daha iyi olacak’’ diyecekti. Der miydi? Sağlıklı bir start-up olsa derdi, çünkü yeni yatırım turları için, yatırımcı iknası için bunları gerçekleştirmek, bu ‘’mihenk taşlarını’’ oturtmak, farklılaşmak, UX tarafında inovasyon sunmak şart olacaktı. Şimdi tek dert araç teslim etmek. Kantitatif hedefler. Bu kadar. Bir mobilite ekosistemi kurmaktan giderek uzaklaşıyor, ya da bu adımları biz okuyamaz olduk. Kaldı ki bu da iletişimin sorunlarını gösteriyor.
5- TOGG konvansiyonel, yüzyıllık şirket edasıyla iletişimini kurarken, doğal olarak start-up sıkıntıları yaşadığı için ciddi bir iletişim ve kriz yönetimi problemleri yaşıyor. Kesinlikle ve kesinlikle, hareket halinde yaşanabilecek kazaları çözene kadar, – bu söylediğim dramatik olabilir – satışları durdurması, ya da aksiyon aldığını acilen, birinci ağızdan söylemesi gerekiyor. Bu grubu lütfen anahtar sözcüklerle aratın; ‘’hareket halinde, Allahtan, sağ şeride, bir anda’’ gibi. Yani gerçekten şansı yaver gidiyor arkadaşlar. 130 ile giderken gaz kesen araca arkadan bir yolcu otobüsü çarparsa, Allah korusun, ne olacak farkında mısınız? Bu öyle telefonun bug’ına benzemez. Bu ciddi manada bir toplumsal güvenlik sorunudur. Ben TOGG gördüğümde mesafeli gitmeye başladım bile trafikte. Benim canım kıymetli. Kimse kusura bakmasın. ‘’Enerji sistemi hatası’’ ne demek bazı arkadaşlar farkında değil. Araç kocaman bir ‘’enerji sistemi’’ zaten. TOGG yine burada da bir start-up gibi iletişimi ele almalıydı. Bu grupta şikayetini yazan, yolda kaldığını belirten kullanıcıya birebir, resmi hesapla, gruplar ya da sosyal medya üzerinden, herkesin göreceği şekilde yazmalı, kullanıcı yalan söylüyorsa, ifşa takdirini gruba bırakmalı, söylemiyorsa hemen ilgili hardware / software güncellemesi üzerine çalıştığını belirtmeli, kullanıcı ile iletişimi sürdürerek, bir kullanıcı deneyimi kültürü üretmeliydi. Oysa şimdi sadece şikayet kapatıyor muhtemelen KPI tutturmak için.
6- Burada sorunlar genelde yazılım / donanım üzerinden tartışılıyor. Ama bu kimlik bunalımı, ‘’iletişim’’ sorunu bazen es geçiliyor. Bu grup, bu yüzden bir şans. İletişimleri, logoları, buluşmaları, aktif kullanıcı sayısı ile bu komünite, TOGG’un ‘’start-up’’ kültürüne dair, bugüne kadar, organik bir şekilde oluşmuş neredeyse tek unsur. CES standına zeytin ağacı dikip, sürdürülebilirlik, oyunlaştırma ve yapay zeka lafları üzerinden inşa edilmiş plastik bir imajdansa, bu grup bana gerçekten Tesla’nın ilk yıllarını hatırlatıyor. Bakın Tesla, kullanıcı gruplarını nasıl benimsemiş. Kendi resmi kanalları üzerinden kullanıcıların düzenlediği Roadster rallisini paylaşmış, 14 yıl önce. Hepsini paylaşmayacağım. İlk videolarına bakabilirsiniz mesela bu iyi örnek; https://youtu.be/uFODYMaBiNg?feature=shared ya da mesela https://x.com/teslaownersSV adresinden grubu inceleyin. Ya da şu habere bakın, bunun tonla örneği var; https://www.news18.com/news/buzz/elon-musk-replies-to-tesla-owners-complaint-in-3-minutes-twitter-is-impressed-4471250.html Budur işte. Bu kadar basit. TOGG, bir an önce start-up kimliği ile barışmalı. 3. Maddede belirttiğim nedenlerden ötürü , TOGG Telegram’da, Facebook’ta, WhatsApp varsa orada acilen aktif bir şekilde yer almalı.
7- Kullanıcı deneyimi için, mekanik parçası görece az olan bir araç için çözüm bence mobil servis. Mobil servis pek çok güncelleme için hızlı bir çözüm. Bir modem, bir laptop. Zaten envanter TOGG dolu. Neden yeteri kadar mobil servis yok bunu da anlamış değilim. Kira derdi bile yok. İnsanla birebir iletişim var. Güven veren bir iletişim ve hizmet ağı aslında.
8- TOGG, genelde Tesla ile karşılaştırılıyor. Bu da bir başka kimlik bunalımı unsuru. Arkadaşlar, Tesla tam olarak da, Kaliforniyalı, kültür endüstrisi ürünü bir Start-up. Bu ne demek? Kendisi de bir kültür ürünü olduğu için, bir kültür inşa etmeyi çok biliyordu. Amerika gibi bir yerde, zemini petrol dolu bir eyalette, elektrikli arabalara ikna etti insanları. Hız ve verimlilik ile öne çıktı. 2006 yılında, iknanın inşasına Roadster ile başladı, (aşırı parlak bir fikirdi), bambaşka bir UX tasarımı, araç içi oyunlar, eğlenceli, görülmemiş, hatta ‘’troll’’ özellikler, (gaz çıkaran bir araç mesela) ya da mobil bağlantı özellikleri gibi konularda bambaşka yaklaşımlar getirdi. Servis, satın alma deneyimi, üretim teknikleri de zamanla farklılaştı, endüstriyi kökünden değiştirebilecek, ikinci bir Ford’a evrildi. Fakat bu süreçte; Elon Musk doğrudan hem kullanıcı kitlesi hem de yatırımcısıyla şeffaf bir iletişim kurdu. Fabrikada yatıp kalktı. Mercedeslere dahi yalvardı. İplerin ucundan döndü. Yatırım ve para yakma süreçleri ile riskler aldı. Kültür, sermaye ve regülasyonlarla mücadelesi verdi, üstelik bunu göstermeyi de başardı. Yani Tesla, engellere ve bunlara karşı geliştirdiği cevaplar ile ‘’büyüyerek’’ sağlıklı bir start-up süreci geçirdi. Tıpkı günümüzün ‘’şirketleşmiş’’, ‘’devleşmiş’’ yani sağlıklı büyümüş start-upları, Apple ve Google gibi.
TOGG’u bu noktada özellikle Tesla ile karşılaştırmak iki tarafa da yapılan çok büyük bir haksızlık. Tesla olmasaydı, bugün hepimiz biliyoruz ki, elektrikli araçlar bu kadar yaygınlaşmayacak hatta kabul görmeyecekti. Tesla sağolsun, bugün tüm elektrikli araç kullanıcıları, iyi kötü bir prize ulaştığımız anda benzinli aracın neredeyse 1/5 fiyatına, dünyanın her yerinde yolculuk yapıyoruz. Aynı şekilde TOGG’a da yüklenmek doğru değil. Üzerindeki baskıdan ve beklentiden dolayı, Tesla gibi sağlıklı, olması gereken büyüme süreçlerini geçiremedi. Şirket kültürünü inşa edecek mücadeleleri vermedi, iletişimi için siyaset ve politika aslında hem destek, bazen de engel oldu. Bazı güçleri tepeden indi, bazı imkanlar ‘’pastiş’’ kaldı.
9- Şu da bir gerçek ki, TOGG’un da önünde örnek olarak 18 yıllık bir deneyimi ile Tesla, 100 yıllı aşkın deneyimle de tedarik zinciri konusunda otomotiv devleri vardı. Yani avantajlı çıktı aslında bazı noktalarda yola. Ancak yine de bir start-up olarak yola çıktığı için bir takım buglar, sorunlar zaten olmalıydı. Tesla da, Rivian’da, Çinli otomotiv üreticileri de bu bug dolu, üretim sıkıntılı, kusurlu süreçlerden geçti. Fakat TOGG bu tarafını şu ana kadar hep reddetti. Sorunlarla barışmıyor, yok sayıyor gibi bir imajla ilerliyor. Bu onu ‘’affetmemizi’’ güçleştiriyor. Samimiyet yoksunu kurumsal çizgi, ona zarar veriyor. Hadi diyelim baştan güçlü durmalıydı, oysaki sorunları kabul eden, çözmeye çalışan, şeffaf iletişimden daha güçlüsü var mı? Şirket sağlıklı bir büyüme süreci gösterebilseydi, sağlıklı bir ergenlik yaşayan gençler gibi, kimlik bunalımlarını aşacak, kendini ontolojik anlamda var edecekti. Yani kendiyle iletişimini doğru kurduğu için kullanıcısıyla da sağlıklı iletişime geçebilecekti. Oysa bugün geldiğimiz noktada, TOGG tüm bu iletişimde aradan çekiliyor. Kibirli gözüküyor, itici duruyor. Şirketin kültür üretimi yok. Ağızdan ağıza kendi gücüyle bir söylem üretmiyor, gerçek inşa etmiyor. İletişimde gücünü asla kullanmıyor. Bu noktada da hiç bir son kullanıcı beni ‘’aracı şu sıralama ile çalıştır’’, yok ‘’ışık söndü mü kontrol et’’ yok efendim ‘’modların anlamını öğren’’e ikna edemiyor. Arkadaşlar, ben 33 yaşındayım, burada benden büyük abilerimiz vardır. Yahu kimsenin arabanın başrolü oynadığı bir acil durum anısı yok mu? Mesela 2018 yılında dedem alerjik reaksiyon gösterdiğinde, ağzı yüzü şişip nefes alamaz hale geldiğinde, iki yıl önce nişanlımın anneannesini acil hastaneye götürdüğümüzde, bu hikayelerde arabayı nasıl kullandığımı bir ben biliyorum. Allah kimseye vermesin. Ben öyle bir anda bunu mu düşüneceğim. Mesela bir gece acildeydik, bir adamcağız kapıyı açtı ve kendini kapıdan içeri attı adeta. Oradaki güvenlik çekti aracını. Ne olacaktı o araç TOGG olsa bir de onun moduyla mı uğraşacaklardı arkadan ambülans geçebilsin diye? Arabalar sadece kullanıcısını ilgilendiren tüketim ürünleri değil ki.
Bu noktada da, deneyimi olan şirketlerden öğrenilmiş pratikler var üstelik. Mesela; Her ay C-Level seviyesinden yazılmış bir mailing, Beta testlerin olduğu videoların paylaşımı, şeffaf bir güncelleme planı, yolda kalanı, hayati tehlike atlatanın yanında olmak, kullanıcı memnuniyetini en üst düzeyde tutmak ve bunun iletişimini birebir sağlamak ne kadar önemli. Sağa çekme sorunu mesela. Olacak tabii. Ya deseler ki, arkadaşlar evet, araçlar sağa biraz çekiyor. Olabilir. Mümkün. Kabul etmeyecek bu grupta kaç kişi var. En azından dersiniz ki insanlar biliyor ve farkındalar. Ya da bir mobil servis size mesaj atsa, dese ki, neredeyseniz gelelim, yarım saat su silecek kolunuzu hemen değiştirelim. Hoşunuza gitmez mi? Ya da şarj almayan aracınıza karşı bir çekici size TOGG getirse ve dese ki sizinkini alalım buyrun bu TOGG ile devam edin, ne hissedersiniz. Ben eminim bir değil iki tane TOGG alırsınız bir sonraki satın alma kararınızda. Bu kadar basit. Steve Jobs bariz anten problemine karşı telefonu yanlış tutuyorsunuz demişti yani. İkonik oldu. iPhone 4’ten sonra 12 tane iPhone çıktı. Apple battı mı? Sempatik bile anılıyor artık.
10- Peki bu sorunlar ne zaman daha çekilebilir hatta geliştirmesi / çözmesi keyifli mihenk taşları olurdu bence? Eğer TOGG, kimliğini sahiplenseydi, daha pahalı ya da daha ucuz olsaydı, ama bana bu ucuzluğu / pahalılığı tüketim kültürü ile açıklasaydı; yani bir start-up ürünü olsaydı kabul ederdim. Tesla Roadster mesela. Tam bir keyif arabası, ikinci aracı evin. Daha uygun daha hızlı bir Supercar. Ya da tüm Çinli ucuz, şehir otomobilleri. İlk Fiat 500. İlk Mini. Mikro mobilite çözümleri. Ya da tam tersi; Rimac gibi. Niş bir kitle kullanır,kullanıcı kitlesi kemikleşir ve sağlıklı veri alınabilen bir ‘’komünite’’ olurdu. Oysa şimdi insanlar bir ‘’VW’’, ‘’Peugeot’’, ‘’Mercedes’’ bekliyor karşılarında. Bunda da suçlu kimse değil. Şirketin bu şirketlere benzer iletişimi. Bakın Amerika’da Fisker’ı, Youtuber MKBHD adeta tek bir review videosuyla yedi. TOGG, şu an dünyada ‘’kabul edilebilir’’ noktada değil. Üstelik tam olarak da UX tarafında, şirketler elektrikli arabaları ertelerken başka ülkelerde satışa çıkacağını iddia ediyor. ID4, Audi, Chevrolet bile ciddi manada ‘’harcanıyor’’. Chevy Blazer mesela en yakın örnek, nefretin odağı olmuştu TOGG’a çok benzer problemler sebebiyle. Oysa TOGG, doğru bir iletişimle sempatik kalabilir. Üstelik araba, Las Vegas’ta gözlemlediğim kadarıyla dış basında da beğeniliyor. Yani imajı avantajlı. Umarım bir an önce bu bunalımını aşarak, marka kimliğini kültürünü oluşturup, sağlıklı bir iletişim kurabilir. Bu noktada komüniteler, konvansiyonel olmayan medya ve saha birebir iletişim TOGG’u bekliyor.
Ülkemiz start-up kültürü ve ekosistemi konusunda oldukça kompleks durumda. İTÜ başta olmak üzere bir çok prestijli teknokenti, TTO ofisi, kuluçka merkezi, yatırımcı ağı, networking etkinlikleri ve alanları, devletin bakanlıklar seviyesinde regülatif ve ekonomik destek politikaları, akademik teşvikleri ve elbette unicornlarının yanında dünya çapında işler yapan start-upları var.
Bana kalırsa start-up’a atfedilen iletişim, bu coğrafyaya, yani yerli ve milli vurgusuna da oldukça uygun. Burası ipek yolunun, ticaretin başladığı, ahilik ve esnaflık kavramlarının yükseldiği coğrafya. Neredeyse analog CRM araçlarının başlangıcı.
Ben TOGG’un kurumsal iletişimde aldığı aksiyonları, orta üst segment hedefini doğru ve uygulamada başarılı buluyorum. Las Vegas’ta dağıttıkları şapka Vakkorama ürünüydü mesela. Andre Bocelli konserine sponsor olmak şık hareket. Marina’da yapılan test sürüşleri malum. İşaret edilen hedef gayet iyi. Ama stratejide bir kafa karışıklığı olduğu da malum. Lakin bunların zamanının doğru olmadığını düşünüyorum.
Ben TOGG’un kurumsal iletişimde aldığı aksiyonları, orta üst segment hedefini doğru ve uygulamada başarılı buluyorum. Las Vegas’ta dağıttıkları şapka Vakkorama ürünüydü mesela. Andre Bocelli konserine sponsor olmak şık hareket. Marina’da yapılan test sürüşleri malum. İşaret edilen hedef gayet iyi. Ama stratejide bir kafa karışıklığı olduğu da malum. Lakin bunların zamanının doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu durumda, beklenti yükseldikçe, deneyim de karmaşık hale geliyor. Hiyerarşik açıdan yatayda ilerleyen, kurumsal kimliğin sınırlarını zorlayan daha start-up liberalliğine yakışır bir kullanıcı deneyimine ve satış sonrası hizmetlere sizce de ihtiyaç yok mu?
2-3 saat çekici bekleyen insanları, bu iki üç saat boyunca aramak, hata ve şikayet kayıtlarını kapatmamak, yolda kalan insanlara göre duruma göre otel kuponu, THY ya da duruma göre BiTaksi kodu yollamak, hazır envanter zaten dolmuşken, en eskisi bir yıllık araçları bir şekilde servise gelmiş kullanıcılara koşulsuz ikame TOGG vermek, TOGG’u, daha “samimi” yapmaz mı. Şirketler artık, karakter, davranış, görünüş gibi insansı / organik yapılarla tanımlanırken, TOGG’un bu aksiyonları alması daha iyi olmaz mı? Mesela 14 gün içinde beğenmezseniz, Tesla aracınızı geri alıyor. TOGG da yapabilir. Neden olmasın. Ya da şikayet kaydınıza ya da hata raporlarınıza karşı şarj dahi hediye edebilir. Bunları yapmak zor mu? Ya da hata yaşayan, hayati bir tehlike atlatan kullancısına, evet bir hata mevcut, 1.4.1 geliyor, merak etmeyin demenin ne sıkıntısı var? Size söyleyeyim, bu şeffaflık ve “roadmap” planının paylaşılması kurumsala yakıştırılmıyor hala. Oysa ki start-up bu konuda daha şeffaf oluyor.
Buraya kadar kim okumuştur bilemiyorum. Ama okuduysanız teşekkürler. Bir Tesla kullanıcısı olarak TOGG’un da yol almasını gönülden istiyorum. Umarım devam edebilir, problemler aşılır. Lakin bir an önce TOGG’un kendi DTC’sini sıfırlanması gerekiyor gibi duruyor.
